Şiir

Dua Şiirleri

Dua Şiirleri

Dua Şiirleri

Bu yazımızda sizler için edebiyatımızın seçkin örneklerinden olan dua şiirlerini topladık. İşte Mehmet Akif Ersoy’un Ordunun Duası şiirinden, Sezai Karakoç’un Yağmur Duası şiirinin yer aldığı dua şiirleri. Keyifli okumalar…

Arif Nihat Asya – Dua Şiiri

(Kendi Sesinden)

Biz, kısık sesleriz… minareleri,
Sen, ezansız bırakma Allah’ım!
Ya çağır şurda bal yapanlarını,
Ya kovansız bırakma Allah’ım!

Mahyasızdır minareler… göğü de,
Kehkeşansız bırakma Allah’ım!
Müslümanlıkla yoğrulan yurdu,
Müslümansız bırakma Allah’ım!

Bize güç ver… cihad meydanını,
Pehlivansız bırakma Allah’ım!
Kahraman bekleyen yığınlarını,
Kahramansız bırakma Allah’ım!

Bilelim hasma karşı koymasını,
Bizi cansız bırakma Allah’ım!
Müslümanlıkla yoğrulan yurdu,
Müslümansız bırakma Allah’ım!

Yarının yollarında yılları da,
Ramazansız bırakma Allah’ım!
Ya dağıt kimsesiz kalan sürünü,
Ya çobansız bırakma Allah’ım!

Bizi sen sevgisiz, susuz, havasız;
Ve vatansız bırakma Allah’ım!
Müslümanlıkla yoğrulan yurdu,
Müslümansız bırakma Allah’ım!

Arif Nihat Asya


Mehmet Akif Ersoy – Ordunun Duası Şiiri

Yılmaz ölümden, yaradan, askerim:
Orduma “gazi” dedi Peygamber’im
Bir dileğim var, ölürüm isterim:
Yurduma tek düşman ayak basmasın!

Amin! Desin hep birden yiğitler.
“Allahû ekber!” gökten şehitler.
Amin! Amin! “Allahû ekber!”

Türk eriyiz, silsilemiz kahraman…
Müslümanız, Hakk’a tapan Müslüman
Putları Allah tanıyanlar, aman,
Mescidimiz boynuna çan asmasın

Amin! Desin hep birden yiğitler.
“Allahû ekber!” gökten şehitler.
Amin! Amin! “Allahû ekber!”

Millet için etti mi ordum zafer,
Kükremiş aslan kesilir her nefer.
Döktüğü kandan göğe vursun zafer,
Toprağa bir damlası boş akmasın.

Amin! Desin hep birden yiğitler.
“Allahü ekber!” gökten şehitler.
Amin! Amin! “Allahû ekber!”

Ey ulu Peygamberimiz nerdesin?
Dinle minarede öten gür sesin!
Gel, bana yâr ol ki cihan titresin!
Kimse dönüp süngüme yan bakmasın

Amin! Desin hep birden yiğitler.
“Allahû ekber!” gökten şehitler.
Amin! Amin!” Allahû ekber!”

Mehmet Akif Ersoy


Sezai Karakoç – Yağmur Duası Şiiri

Ben geldim geleli açmadı gökler
Ya ben bulutları anlamıyorum
Ya bulutlar benden bir şeyler bekler
Hayat bir ölümdür aşk bir uçurum
Ben geldim geleli açmadı gökler.

Bir yağmur bilirim bir de kaldırım
Biri damla damla alnıma düşer
Diğerinde durur göğe bakarım
Ne şehir, ne deniz kokan gemiler
Bir yağmur bilirim bir de kaldırım.

Nedense aldanmış ilk gece annem
Efsunlu bir gömlek giydirmiş bana
İişte vuramadı gökler bana gem
Dinmedi içimde kopan fırtına
Nedense ilk gece aldanmış annem.

Biri çıkmış gibi boş bir mezardan
Ortalıkta ölüm sessizliği var
Bana ne geldiyse geldi yukardan
Bana ne yaptıysa yaptı bulutlar
Biri çıkmış gibi boş bir mezardan.

İyiki bilmiyor kalabalıklar
Yağmura bakmayı cam arkasından
İnsandan insana şükürki fark var
Birine cennetse birine zindan
İyiki bilmiyor kalabalıklar.

Yağmur duasına çıksaydık dostlar
Bulutlar yarılır hava açardı
Şimdi ne ihtimal nede imkan ar
Göğe hükmetmkten kolay ne vardı?
Yağmur duasına çıksaydık dostlar.

Ben geldim geleli açmadı gökler
Ya ben bulutları anlamıyorum
Ya bulutlar benden bir şeyler bekler
Hayat bir ölümdür aşk bir uçurum
Ben geldim geleli açmadı gökler.

Sezai Karakoç


Abdurrahim Karakoç – Dua Şiiri

Senin ak alnından gök gözlerinden
Önce dallar sonra yapraklar öpsün.
Eğilsin yıldızlar tutsun elinden
Gecelerden sonra şafaklar öpsün.

Aşk diyorlar en mukaddes hayale
Ve sen de düşesin o sonsuz hale
Hazdan dudakların olsun bir lale
Güller, karanfiller, zambaklar öpsün.

Sende kemal bulmuş renk, şekil, biçim
Yaşamanın öz suyusun bir içim
Olanca suların sağlığı için
Seni her gün göller, ırmaklar öpsün.

Kumral saçlarında nisan yağmuru
Yazın ak yüzünden gölgenin moru
Ağzından en serin, hem de en duru
Kayalardan akan kaynaklar öpsün.

Çimenler okşasın ayaklarını
Çiçekler koklasın parmaklarını
Ben öpmeden önce yanaklarını
Varsın teller, tüller, duvaklar öpsün.

Kıskançlık çakılı kazıktır serde
Bölünsün bu rüya en tatlı yerde
Seni canlı kullar öpmesinler de
Kefenler sarılsın, topraklar öpsün.

Abdurrahim Karakoç


Bahaettin Karakoç – Dua Şiiri

Allah’ım, yıldızlara ağız ver, dil ver;
Benimle konuşsunlar…
Göz kırpıp durmasınlar uzaklardan
Akşam çayında
Şeker gibi eriyip tükenmesinler bardağımda
Hepsini tanımak,
Hepsiyle konuşmak istiyorum.

Allah’ım, güneşe göz, kirpik ve kaş ver
Kendi ateşiyle kendini pişirmesin…
Gücünü biliyorum, gururunu da
Bir de yüreği olsun
Ve de şarkılara yatkın bir dili,
Sesini duymak istiyorum.

Allah’ım, dağları uykuyla tanıştır,
Benim gibi düş görsünler, hayâl kursunlar
Dört mevsim güzeldir bütün dağlar
Bir de konuşsalar, şiir yazsalar
Bir dilleri var da ben mi anlamıyorum
Allah’ım, dağlarla konuşmayı nasip et bana
Rızanla eş değer bilişmek istiyorum.

Allah’ım, denizlere cemalinle yansı
Sevgiyi tanısın kıyılarla öpüşürken
Her can
Hem nigarı tanısın hem de nigarendeyi
Gökteki galaksilerle doldur içimi
Dinimle tatlandır yeryüzünü
Dilimle kanatlandır diller coğrafyasında
Her yere ulaşmak istiyorum.

Allah’ım, dualarımı bereketlendir
Ve hep gülümse…
Beni duyduğunu biliyorum.

Bahaettin Karakoç


Bahaettin Karakoç – Beyaz Dilekçe’den

Rahman ve Rahim olan adına sığınarak,
Açtım iki elimi: Kor gibi iki yaprak.

Bir edep ölçeğinde umutlu ve utangaç,
İşte dünya önümde; benim ruhum sana aç.

Bu seğriyen ellerle, senden seni isterim,
Senden seni isterken, canımdan çıkar tenim.

Sana âşık ruhumdur, merceği yakan ışık
Gözlerim, cemalini görmeden de kamaşık

Bir mirasyediyim ben iflasın eşiğinde,
Hep sabrım ölçülüyor, ihlas bileşiğinde.

Kimim? kimlik ararken hem güler, hem ağlarım
Yükseklerden dökülen, sular gibi çağlarım.

Çok tuzlu bir denizim, her an’ım med ve cezir,
Sana âşık olalı, yüreğim kut’la esrir.

Döşeğim kara toprak, yorganım kara bulut,
Ben seninle doluyken, vurgun yapamaz kunut.

Her insan günah işler, Sen’den saklanır mı sır?
Tövbe dilekçesiyle sırttan kalkar bu nasır.

Kainatı yarattın, donattın, rızk verdin,
Kimine sonsuz körlük, kimine ışık verdin.

Yanlış adım atmayın diye indi her kitap,
Sana açılan eli, geri çevirmezsin Rab.

Ulu bir silsileden peygamberler gönderdin,
Gökyüzüne yıldızlar, yere çiçekler serdin.

Sen’den önce bir sen yok, kâinatta ilk, Sen’sin!
Bu kâinat bir meta, hepsine Malik Sen’sin!

Rabb’im seni tanıyan, bilir doluyu-boşu.
Kapına geldi işte, yorgun bir aşk sarhoşu.

Garibim, muzdaribim ama umutsuz değil,
Seninle dost olanlar, cihanda mutsuz değil,

Kulunum,kurbanınım, Rabb’im senin mülkünde,
Garip kulun ne söyler, gülümse dilekçeme.

Senin için verince, verenin feyzi artar,
Gönülden bir sadaka, dağca bir ömrü tartar.

Kainatta ne varsa, hepsinin zikrinde Sen!
Hamd ve şükür sanadır, her şey Seninle esen!

Sen ki Sana geleni, çevirmezsin eli boş,
Âşık boşa dememiş: Lütfûn da, kahrın da hoş!

Bir beyaz dilekçedir Sana her yakarışım,
İmanımla amelim, hem perdem, hem nakışım.

Çalı bile, kendine sığınan kuşu itmez,
Sen Gafur’sun, Aziz’sin, Senin keremin bitmez!

Geldim işte kapına, kul senden ırak olmaz
Sana adanmamışsa, yürek de yürek olmaz!

Her Müslüman bir kartal, vurulur da pes etmez,
Oruçtan tat alanlar kemik peşinde gitmez.

Bezm-i Elest’te Sana secde eden ruh için;
Verdiğin söze sadık, doğru giden ruh için;

Hiç kimseyi vatansız, milletimi devletsiz,
Gönülleri sevdasız, şehirleri mabetsiz;

Bayrakları rüzgârsız, ocakları ateşsiz
Bırakma ulu Rabbim, asi kul değiliz biz.

Benden önce esirge, Muhammed ümmetini,
Esen gitsin her kervan, en sona ula beni!

Kâinat bir mozaik, her şeye sahip Allah!
Ey gizli ve aşikâr, her derde tabip Allah!

Bahaettin Karakoç


Faruk Nafiz Çamlıbel – Ramazan Şiiri

Al­nı­mız sec­de­de bul­sun bi­zi her lâhza ezan
Ve ha­zin öm­rü­mü­zün her gü­nü ol­sun Ra­ma­zan.
Zik­ri­miz Ar­şı ge­çip fec­re ka­dar yük­sel­sin
Ma­ve­ra­lar­dan ümit et­ti­ği­miz ses gel­sin.

Faruk Nafiz Çamlıbel


Dua Şiirleri
Şiir, DS Blog

Yorum Yaz